BEN'LER BÜYÜDÜ ; ANCAK BİZ'LER AZALDI!

2002 yılı milattı asil halk için ve hakka sırtını dayayanlar için…

BEN'LER BÜYÜDÜ ; ANCAK BİZ'LER AZALDI!
28 Ağustos 2021 - 14:32
BEN’LER BÜYÜDÜ ; ANCAK BİZ’LER AZALDI!

2002 yılı milattı asil halk için ve hakka sırtını dayayanlar için…
Kimlerdi 2002 yılını milat bilenler?
Darbelerden illallah eden, demokrasi ve özgürlük için esareti yüreğinde yaşayıp, soğuk duvarları yastık bilen yurttaşlar…
Yüzyıldır öz yurtlarında parya olan, dinin gereklerini yerine getirmeye çalışan mütedeyyin, dindar ve hakkı referans bilip Kur’an-ı raflardan indirip hayatta gereğini yaşamaya çalışan Müminler…
Alın terinin karşılığını yıllarca alamayan; ancak yıllarca verginin adaletsizliğini sırtında hisseden emekçiler.
Sazının tellerine, kalemin mürekkebine, bilimin ve ilmin sayfalarına, icadın keşfine, beynin ve zekânın kullanışına hasret kalan ekibin barış ve kardeşliği temsil eden güvercinlerle özgürlüğe haber yollayan bilim ve ilim insanları…
Üniversitelere hasret bırakılan öğrenciler, öğrencilere ders veremeyen hocalar, ikna odalarını kuran sözde insan olan yarasaların zulmünü yaşayan on binler, Allah kelamını öğrenmek isteyip de zincire vurulan talebeler, eğitimde tabela ırkçılığına ve katsayı zulmüne maruz bırakılan İmama Hatipliler ve meslek liseliler, hastane sırası gelmeden ölüm şerbetini içen biçare bırakılan hastalar, milenyum çağında ısrarla cahil bırakılmak istenilen halk, yolsuz-susuz- iletişimsiz bırakılan yurttaşlar…
Davası yıllarca devam edip vefat ettikten sonra pardon denilen mahkumlar, adalet terazisinin adil çarpmadığı yüzbinler, haksız ve hukuksuz yılları çalınan mazlumlar…
Anadillerinden dolayı hor görülen ve insan muamelesi görmeyen milyonlar, hapishanelerde pisliği yedirilen babalar ve her türlü işkenceye maruz bırakılan gençler, kadınlar… 
Ez Kurmancım dediği için asit kuyularına atılan binler… Toroslara bindirilip dönmeyen babalar, evlatlar… Boşaltılan köyler, her kilometre başı güvenliğin feleğinden geçirilen onbinler…
Halkın iradesiyle seçilmesine rağmen;’’ Bu kadına haddini bildirin!’’ dedikleri için yok edilmiş umutlar ve kurutulan özgürlük çiçekleri… Bir gecede boşaltılan bankalarda emeklerini kaybeden yurttaşlar ve gelecekleri çalınan yüz binler… vs.

Bunların hepsi kazanımdı ve bu kazanımlar için canını, malını ve her şeylerini feda eden dava adamları ve zamanın Nene Hatunları vardı. Hiçbirinin yakası beyaz değildi, elleri nasırlıydı, davası için kelle koltukta yaşarlardı. Konuştuklarında halkın diliyle konuşurlardı. Birbirlerini değil; halkı ziyaret ederlerdi. Restoranlarda değil; halkın sofrasında görürdünüz. Cadde siyaseti değil; sokak siyaseti yaparlardı. Devletin tahsis ettiği makam araçlarıyla, koruma ordusuyla değil; mütevazı bir şekilde halkın çocuğu gibi gezip davayı tebliğ ederlerdi. Her sözleri kıymetliydi, gerçekten beraber yürürlerdi yollarda ve birlikte ıslanırlardı yağan yağmurlarda. Hiç kimse kendisini yabancı görmezdi ve herkes davasını evi gibi bilirdi. Liderleri konuşurken gözleri dolardı, uzun ince bir yolun yolcuları olduklarının idrakindeydiler. Sözler kifayetsiz, yollar kopuk değildi. Her yol samimiyet ve kardeşliğe, vefa ve sadakate çıkardı. 

Dikkat ettiniz mi; tüm bunları geride bırakmış gibi her dava adamı konuşuyor ve öyle görüyor.
Ayaklar baş ve başlar ayak olmuş, fisebilillah unutulmuş, incik ve boncuk karıştırılmış. Maddiyat mabut olup tapılmaya başlanmış. 
Evet! Evler büyüdü ve aileler küçüldü, zeka artı ama vicdan azaldı, uzay yakın oldu; ancak komşumuz uzak oldu, iletişim araçları artı ama muhabbet azaldı, ilaçlar arttı hastalıklar çoğaldı, bilgi artı ama güven azaldı, BEN’LER büyüdü ama BİZ’LER azaldı!!!
2002 yılını milat bilip sevinenler, kendilerini çek etmezlerse korkum odur ki despot düzenin ilkel savunucuları bukalemun ahlakla tekrar kendilerini hissettirmeye başladılar ve vallahi silindir gibi özgürlük, demokrasi, hak ve hukuk üzerinden geçerler çünkü bunları evveliyatını biliyoruz. Kalkın ve direnin…

İdris TOPRAK

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum