Ahmet İnan

Ahmet İnan


GÜN TV. DEKİ VAHŞETİN YARIN ALLAH HUZURUNDA DA TANIĞIYIM

09 Temmuz 2022 - 15:53

GÜN TV. DEKİ VAHŞETİN YARIN ALLAH HUZURUNDA DA TANIĞIYIM   

 

PKK, bir sebep olmaktan çok bir sonuçtur.  

Ama her sonuç, yeni bir takım gelişmelerin sebebi olur ve bu çark böyle devam eder; gider.  

***       

Osmanlı Devletinin IV. Murad döneminde Kürdistan’a uyguladığı barbarca uygulamaları [1] bir türlü unutamayan ve bilinçaltına süpürerek bunu bir travmaya dönüştüren Kürtler, Cumhuriyet’i bir kurtuluş umudu olarak telakki ettiler, ancak kısa süre sonra Cumhuriyeti kuranlar, onları hayal kırıklığına uğrattı.   

Bu aldanma olgunun en bariz bir şekli, Said Nursi’de görülür.   

Zira Said Nursi katı bir Cumhuriyetçi olmasına rağmen ve Selanik’te Sulatan Abdulhamid’e karşı faaliyetler yapmasına rağmen, Cumhuriyet döneminde olmadık zulümlere uğramıştır.     

Önce Amasya tamimi ile ve sonra 1921 Anayasası ile Kürtlere muhtariyet vadedenler 1924 Anayasası ile tıpkı Osmanlılar gibi, Kürtlere vahşice uygulamalar yapmaya devam etti.   

Şark Islahat Kanunu.   

Kürtlerin inkarı.
Asimilasyon politikaları.    

Ana dillerinin yasaklanması...   

Dinlerinin baskılanması...  

Türkçe ezan.  

Hülasa bugün Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bile helallik istediği sair konular...  

Bu zulümlerin bir kısmı, mazlum Türk halkına da yaşatıldı.          

Hülasa bu sebeplerin bir kısmı, 1978 yılında Cumhuriyetin kucağına PKK adlı veled-i [...]’ı  verdi.    

***  

İnsan Hakları evrensel bildirgesinin başlangıç bölümünde şu cümle yer alır:   

“İnsan haklarının tanınmaması ve hor görülmesinin insanlık vicdanını isyana sevk eden vahşiliklere sebep olmuş bulunmasına [... binan] Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, İnsanlık topluluğunun bütün fertleriyle uzuvlarının bu beyannameyi daima göz önünde tutarak öğretim ve eğitim yoluyla bu haklar ve hürriyetlere saygıyı geliştirmeye, gittikçe artan milli ve milletlerarası tedbirlerle gerek bizzat üye devletler ahalisi gerekse bu devletlerin idaresi altındaki ülkeler ahalisi arasında bu hakların dünyaca fiilen tanınmasını ve tatbik edilmesini sağlamaya gayret etmeleri amacıyla bütün halklar ve milletler için ulaşılacak ortak ideal olarak işbu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini ilan eder.” [2]   

Cumhuriyet döneminde de hor görülen Kürtler, bu duruma bir tepki olarak PKK’yi kurmakla, vicdanlarını isyana sevk eden “vahşiliklere” sebep oldular.  

Ama PKK “vahşetinin” doğmasının ana sebebi, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetinin, Kürtlerin hakkını tanımaması ve onları hor ve hakir görmesidir.      

Oysaki Alferd Weber’in insanlığın beşiği olarak gördüğü vahiy medeniyeti, [3] insanı sırf insan olması haysiyetiyle mükerrem varlık görerek [4] bu tür sorunları, insanlık tarihinin başından beri teorik olarak çözmüştü.   

İnsanlar, ya sem’iyyat yoluyla [5] ya da kendi akılları ile [6] hakikati görselerdi, ateşe düşmezlerdi.   

İlahi fermana göre; iman etmemenin sonucu da, akletmemenin sonucu da pislik içinde kalmaktır.[7]  

İster din yoluyla, ister akıl yoluyla olsun doğruya ulaşabilirdik.   

***  

PKK, 1984 de Şemdinli ve Eruh’ta ilk "vahşetini" sergiledi.   

Bu; devletin asırlardır uyguladığı vahşete yine vahşet ile verilen bir tepki idi.   

Yani fizikteki şiddetin devreselliği kanunu.  

Giderek çıkmaza sürüklendik.       

Ve 1999: Abdullah Öcalan’ın ABD tarafından Türkiye’ye idam edilmemek ve Kürt Sorunu çözmek şartlı ile teslim edilmesi ile başlayan süreç.   

Bir de din konusunda güya açılım.   

Ardından “altın tepside sunulan”  AKP iktidarları...  

***   

Abdullah Öcalan’a duygusal bir bağla bağlı olan PKK, devletin bilhassa AKP iktidarından sonra göstermeye çalıştığı kısmi iyi niyetini her defasında irrasyonel gerekçelerle suiistimal etti.   

Nitekim, 1994 yılında Diyarbakır’da yayın yapmaya başlayan GÜN tv., giderek PKK’nin eline geçmiş ve 2014 yılında uydu yayınına bile geçmişti.    

PKK, GÜN tv. yi ele geçirme işini, aşama aşama gerçekleştirirken, devlet de, bir takım maslahatlara binaen, seyirci kalmayı tercih etmiş idi.    

2007 de DTP desteği ile Adıyaman’dan bağımsız aday olmuş; üç aylık seçim sürecin 

n son ayında, PKK Kandil’in sahaya gönderdiği adamları vasıtası ile seçime müdahale etmiş; bana gelecek oyları, CHP’ye kaydırmış ve bunun sonucunda seçimi kaybetmiş idim.   

Ancak yine de anılan siyasi akım ile var olan bağlantımı kesmemeyi yeğledim. Bu sebeple, 2007 yılının son ayları dahil 2008 ve 2009 yılları boyunca Gün tv. de programlar yapmaya devam etmiş idim.   

Bir ara da Kürtçe Tefsir sohbetleri yapmış idim, Gün tv.de.   

Ancak 3 Ocak 2008 günü, Diyarbakır’da müthiş bir patlama oldu.   

Patlamanın şiddetinden Diyarbakır Mehmetçik İlkokulu civarında kirada oturduğum dairenin camları neredeyse kırılacaktı.   

O gün Perşembe idi.   

Patlama 16. 50 de oldu.   

Benim de her Perşembe saat 18.00 civarında programım vardı.   

Programa gitmemek olmazdı.   

Gün tv. evimize yaya olarak 20-25 dakikalık mesafedeydi.  

Gün tv. ye evden yaya olarak yürüdüm.   

Patlamanın üstünden yaklaşık bir saat geçmişti ki, Gün tv.ye vardım.    

Bir de ne göreyim; alışılmışın dışında, fevkalade bir hareketlilik vardı.     

Programımın iptal edildiği söylendi.   

İçeride fevkalade bir telaş vardı.  

Gerisin geriye döndüm.     

Patlama, GÜN tv. ye yakın askeri binaların yakınındaki caddede gerçekleşmiş idi.   

Daha da ilginci, bir Gün tv. yetkilisinin (adı mahfuz) patlamaya ilişkin ilk görüntülerinin kendilerinde mevcut olduğunu söylemesi idi.    

İşte bu söylem, zihnimi hala tırmalayıp durur.
Zira Gün tv.nin bulunduğu kat, Galerya adlı çarşının 2. ya da 3. katı, idi.    

Televizyonun bulunduğu kattan 5-6 kata çıkıp çatı terasından görüntü almak, patlama hakkında önceden malumat olamadan imkansız.     

O gün bu gündür, Gün tv. nin, anılan patlamada dahli olduğundan kuşkulanıyorum.   

Bu kuşku içimi hala kemiriyor.   

Bir taraftan barbarca reflekslerle anadilimi yasaklayanlar.   

Öte yandan haklarımı savunuyor diye güvendiğim ve katkı sunduğum GÜN tv. nin bu vahşete ortak olduğu şüphesi.   

Beni asıl yiyip bitirecek olan bu dert.  

***  

Benimkisi, bulaşıcı bir hastalığı tedavi etmeye giden doktorun sonunda enfeksiyon kapması gibi.   

Ve patlamada AKP milletvekili Sayın Oya ERONAT’ın oğlu da dahil olmak üzere toplam yedi sivil şehit ve 67 yaralı.   

El-insaf...   

 

(Not: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı beni çağırsa bu tanıklığımı daha da ayrıntılı olarak orada anlatırım)      

 

[1] Bkz: Hayreddin Karaman, İslami Hareket Öncüleri-3, İst-2004, s. 287-289.      

[2] https://www.hsk.gov.tr/Eklentiler/Dosyalar/9a3bfe74-cdc4-4ae4-b876-8cb1d7eeae05.pdf.  

[3]Alferd Weber, Felsefe Tarihi, (Çev: H.Vehbi Alp) İst.-1998, s.10.   

[4] İsra Suresi: 70.   

[5] Mülk Suresi: 10.   

[6] Aynı yer.   

[7] Karşılaştırınız: Yunus Suresi 110 ile  En’am Suresi: 125.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum